Türk Soyunun Gizli Güçleri
Türkler, birçok insanlık meziyetlerini varlıklarında toplamış bir
millettir. Kahramanlık, savaşçılık, teşkilatçılık gibi, dünyanın başka
hiçbir milletinde bir bütün halinde görülmeyen üstün vasıflarımız
yanında; güzel sanatların çeşitli dallarında ulaştığımız seviye de,
bunun inkarı mümkün olmayan delilleridir.
Dünyanın en büyük kahramanları, Türk soyunun oğulları arasın arasından
çıkmıştır. Dünyanın en büyük zaferleri, Türk ordusunun eserleridir.
Dünyanın, her bakımdan en büyük devletlerinin ve imparatorluklarının
sahibi de Türklerdir.
Güzel sanatların en üst basamaklarında oturmakta olan insanlar arasında
Türkler az değildir. Mimarlıkta Sinan; Şiirde Yunus Emre, Nevdi ve
Fuzuli; Musikide Itri ve Dede Efendi, bir millete tek başlarına
şereflerin en büyüğünü sağlayacak çapta sanatçılardır.
Cihan tarihinin akışı içinde, dünyanın en büyük, en muhteşem ve en uzun
ömürlü devlet ve imparatorluklarına sahip oluşumuz, bu büyük
meziyetlerimizin tabii sonucudur.
Fakat, bu büyük meziyetlerimizin neticesi olup yüzyıllarca sürüp giden
dünya hakimiyetimiz, bir çok milletleri, Türk�e düşman etmiştir.
Düşmanlarımızın çokluğunda, Müslümanlık-Hıristiyanlık mücadelesinde,
İslamiyet�in tek başına savunuculuğunu yaparken, yüzyıllarca Hıristiyan
dünyasını kabuğunun içinde bırakışımızın rolü de az değildir.
Bu dış düşmanlarımızın yanında, bir de, iç düşmanlarımızın bulunduğu da
unutulmamalıdır. Son büyük imparatorluğumuzun çöküş yıllarında ve
çöküşünden sonra, eski çağlarda istila edilmiş toprakların
mensuplarından olup da içimizde kalanların, yıllardan beri sürüp giden
düşmanlıkları da, cemiyetimizin manevi hayatında devamlı olarak yaralar
açıp durmaktadır.
Dış ve iç düşmanlarımızın, Türk�ü vurmak için giriştikleri hareketlerde
yüzyıllardan beri, ustalıkla kullandıkları bir kozları vardır. Bu,
Türk�ün sıfatıdır. Doğru, mert, yiğit ve efendi Türk; hileye gerektiği
derecede akıl erdiremediği için, düşmanları tarafından kolayca
kandırılıp vurulmaktadır.
Göktürk çağının düşmanı Çinli, o ulu ataları, güzel Çinli prensesleri,
ipeği vesairesiyle kandırıp vurmuştu. Selçuklular ve Osmanlılar devrinde
bu cins hilelerin en tehlikelileri, dini elbiseye büründürülerek Türk�ü
uyutmak şeklinde yürütüldü. Tanzimat sonrasının sıkıntılı ve tehlikeli
yıllarında ortaya çıkan dolması da; saf, temiz
ve hileye akıl erdiremeyen Türk�ü, neredeyse, son devletini
kaybettirecek hale getirecekti.
Tarih; düştüğümüz büyük sıkıntılar ve tehlikeler sırasında, Kağan> ve destanlarındaki yol gösterici ve
kurtarıcıun, her zaman soyumuzun içinden çıkıp başına
geçtiğini ve Tanrı�nın en yüce soyunu tehlikeler içinden çıkarıp zafere
ve selamete ulaştırdığını gösteriyor.
Asya�da, dağınık parçalar halinde yaşarken, Türk soyunu bölünmüşlükten
kurtarıp bir bütün haline getiren Tanrıkut Mete, bunun tarihte ilk büyük
örneğidir. Gök Türkler çağında, deniz büyüklüğündeki Çin kıtasında
eritilmeye çalışılırken, kırk arkadaşıyla birlikte, o büyük destanı
yaratan Kür Şad, bunun, Türk ruhunu büyüleyen misallerinden birisidir.
XX. Yüzyılın başlarında, Hıristiyan dünyasının, Türk�ü haritadan silmek
üzere harekete geçtikleri ve artık her şeyin bittiğinin sanıldığı
sıralarda Türklerin tarihte armağan ettikleri
ise, bunun son örneğidir.
Türk soyunun gizli gücü, işte bu devletinin büyük tehlikelerle
karşılaştığı sıralarda, içinden çıkarıp başına geçirdiği ulularının
etrafında perçinleşip, milli varlığını tehlikeden sıyırmasıdır. Bu güç,
Türk�e Tanrı�nın bağışıdır. Bugüne kadar karşılaştığı tehlikelerde
olduğu gibi, bundan sonra karşılaşması mümkün ve muhtemel olanlarla da,
Türk, bu gizli gücü ile düşmanının mutlaka alt edecektir.
Soyumuzun son kalesi Türkiye, bir müddetten beri, büyük tehlikelerle
karşı karşıya bulunmaktadır. Bir kısım siyasilerin kaprislerinin büyük
rol oynadığı yakın hadiseler sonunda, içine girmiş bulunulan durum,
elbette ki, omuz silkinebilecek cinsten değildir. Ama, karamsarlığa
kapılmaya da lüzum yoktur. Türk soyunun gizli gücü, sonunda mutlaka
kendisini gösterecektir. Son günlerin kıpırdanmaları, bunun
belirtileridir.
Türk düşmanları hangi oyunlara başvururlarsa vursunlar, emellerine
ulaşmaları imkansızdır. Çünkü; <Üstte gök basmadığı, altta yer
delinmediği> takdirde Türk soyunun yurdunu ve türelerini hiçbir
kuvvet yok edemez.
Türkler, birçok insanlık meziyetlerini varlıklarında toplamış bir
millettir. Kahramanlık, savaşçılık, teşkilatçılık gibi, dünyanın başka
hiçbir milletinde bir bütün halinde görülmeyen üstün vasıflarımız
yanında; güzel sanatların çeşitli dallarında ulaştığımız seviye de,
bunun inkarı mümkün olmayan delilleridir.
Dünyanın en büyük kahramanları, Türk soyunun oğulları arasın arasından
çıkmıştır. Dünyanın en büyük zaferleri, Türk ordusunun eserleridir.
Dünyanın, her bakımdan en büyük devletlerinin ve imparatorluklarının
sahibi de Türklerdir.
Güzel sanatların en üst basamaklarında oturmakta olan insanlar arasında
Türkler az değildir. Mimarlıkta Sinan; Şiirde Yunus Emre, Nevdi ve
Fuzuli; Musikide Itri ve Dede Efendi, bir millete tek başlarına
şereflerin en büyüğünü sağlayacak çapta sanatçılardır.
Cihan tarihinin akışı içinde, dünyanın en büyük, en muhteşem ve en uzun
ömürlü devlet ve imparatorluklarına sahip oluşumuz, bu büyük
meziyetlerimizin tabii sonucudur.
Fakat, bu büyük meziyetlerimizin neticesi olup yüzyıllarca sürüp giden
dünya hakimiyetimiz, bir çok milletleri, Türk�e düşman etmiştir.
Düşmanlarımızın çokluğunda, Müslümanlık-Hıristiyanlık mücadelesinde,
İslamiyet�in tek başına savunuculuğunu yaparken, yüzyıllarca Hıristiyan
dünyasını kabuğunun içinde bırakışımızın rolü de az değildir.
Bu dış düşmanlarımızın yanında, bir de, iç düşmanlarımızın bulunduğu da
unutulmamalıdır. Son büyük imparatorluğumuzun çöküş yıllarında ve
çöküşünden sonra, eski çağlarda istila edilmiş toprakların
mensuplarından olup da içimizde kalanların, yıllardan beri sürüp giden
düşmanlıkları da, cemiyetimizin manevi hayatında devamlı olarak yaralar
açıp durmaktadır.
Dış ve iç düşmanlarımızın, Türk�ü vurmak için giriştikleri hareketlerde
yüzyıllardan beri, ustalıkla kullandıkları bir kozları vardır. Bu,
Türk�ün sıfatıdır. Doğru, mert, yiğit ve efendi Türk; hileye gerektiği
derecede akıl erdiremediği için, düşmanları tarafından kolayca
kandırılıp vurulmaktadır.
Göktürk çağının düşmanı Çinli, o ulu ataları, güzel Çinli prensesleri,
ipeği vesairesiyle kandırıp vurmuştu. Selçuklular ve Osmanlılar devrinde
bu cins hilelerin en tehlikelileri, dini elbiseye büründürülerek Türk�ü
uyutmak şeklinde yürütüldü. Tanzimat sonrasının sıkıntılı ve tehlikeli
yıllarında ortaya çıkan
ve hileye akıl erdiremeyen Türk�ü, neredeyse, son devletini
kaybettirecek hale getirecekti.
Tarih; düştüğümüz büyük sıkıntılar ve tehlikeler sırasında,
kurtarıcı
geçtiğini ve Tanrı�nın en yüce soyunu tehlikeler içinden çıkarıp zafere
ve selamete ulaştırdığını gösteriyor.
Asya�da, dağınık parçalar halinde yaşarken, Türk soyunu bölünmüşlükten
kurtarıp bir bütün haline getiren Tanrıkut Mete, bunun tarihte ilk büyük
örneğidir. Gök Türkler çağında, deniz büyüklüğündeki Çin kıtasında
eritilmeye çalışılırken, kırk arkadaşıyla birlikte, o büyük destanı
yaratan Kür Şad, bunun, Türk ruhunu büyüleyen misallerinden birisidir.
XX. Yüzyılın başlarında, Hıristiyan dünyasının, Türk�ü haritadan silmek
üzere harekete geçtikleri ve artık her şeyin bittiğinin sanıldığı
sıralarda Türklerin tarihte armağan ettikleri
ise, bunun son örneğidir.
Türk soyunun gizli gücü, işte bu devletinin büyük tehlikelerle
karşılaştığı sıralarda, içinden çıkarıp başına geçirdiği ulularının
etrafında perçinleşip, milli varlığını tehlikeden sıyırmasıdır. Bu güç,
Türk�e Tanrı�nın bağışıdır. Bugüne kadar karşılaştığı tehlikelerde
olduğu gibi, bundan sonra karşılaşması mümkün ve muhtemel olanlarla da,
Türk, bu gizli gücü ile düşmanının mutlaka alt edecektir.
Soyumuzun son kalesi Türkiye, bir müddetten beri, büyük tehlikelerle
karşı karşıya bulunmaktadır. Bir kısım siyasilerin kaprislerinin büyük
rol oynadığı yakın hadiseler sonunda, içine girmiş bulunulan durum,
elbette ki, omuz silkinebilecek cinsten değildir. Ama, karamsarlığa
kapılmaya da lüzum yoktur. Türk soyunun gizli gücü, sonunda mutlaka
kendisini gösterecektir. Son günlerin kıpırdanmaları, bunun
belirtileridir.
Türk düşmanları hangi oyunlara başvururlarsa vursunlar, emellerine
ulaşmaları imkansızdır. Çünkü; <Üstte gök basmadığı, altta yer
delinmediği> takdirde Türk soyunun yurdunu ve türelerini hiçbir
kuvvet yok edemez.